NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
18 - (1508) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
يعقوب (يعني
ابن عبدالرحمن
القاري) عن سهيل،
عن أبيه ، عن
أبي هريرة، أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
"
من تولى قوما
بغير إذن
مواليه،
فعليه لعنة الله
والملائكة. لا يقبل
منه عدل ولا صرف".
[ش
(من تولى قوما)
أي اتخذهم
أولياء له
وانتمى إليهم.
قال النووي:
ومعناه أن
ينتمي العتيق
إلى ولا ء غير
معتقه، وهذا
حرام،
لتفويته حق
المنعم عليه].
{18}
Bize Kuteybe b. Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kûb yâni İbni Abdirrahmân el-Kaarî, Süheyl'den,
o da babasından, o da Ebû Hureyre'den, naklen rivayet ettiki, Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Bir kimse kendini âzâd
edenlerin izni olmaksızın bir kavmi kendisine velî ittihâz ederse Allah'ın ve
meleklerin laneti onun üzerine olsun! Onun farz veya nafile hiç bir ibâdeti
kabul edilmeyecektir.» buyurmuşlar.
19 - (1508) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا حسين بن
علي الجعفي عن
زائدة، عن
سليمان، عن
أبي صالح، عن أبي
هريرة
عن النبي صلى
الله عليه وسلم.
قال
"
من تولى قوما
بغير إذن
مواليه،
فعليه لعنة الله
والملائكة
والناس أجمعين.
لا يقبل منه،
يوم القيامة،
عدل ولا
صرف".
{19}
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyn b. Aliy el-Cu'fî, Zâide'den, o da
Süleyman'dan, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti.
«Bir kimse kendini âzâd
edenlerin izni olmaksızın bir kavmi kendisine velî ittihâz ederse Allah'ın,
meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun! Kıyamet gününde onun
farz veya nafile hiç bir ibâdeti kabul edilmeyecektir.» buyurmuşlar.
(1508) وحدثنيه
إبراهيم بن
دينار. حدثنا
عبيدالله بن
موسى. حدثنا
شيبان عن
الأعمش، بهذا
الإسناد. غير
أنه قال
"ومن
والى غير
مواليه بغير
إذنهم".
{…}
Bana bu hadîsi İbrahim
b. Dînâr da rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Mûsâ rivayet etti.
(Dediki): Bize Şeybân, A'meş'den bu isnâdla rivayette bulundu. Yalnız o:
«Kendini âzâd edenlerin izni olmaksızın başkasıyla muvâlât yaparsa...» dedi.
İzah:
Nevevi'nin beyanına göre
bu hadisteki diyet’ten murad: Gerek kasden gerekse hataen öldürülen bir insanın
kıymetini katilin âkılesi yâni mîras babında asabe olan baba ve oğullarının
ödemesidir. Diyet meselesi kabile ve oymaklara göre değişmez. ResûluIIah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in her oymağa diyetlerini tesbît etmesinden
maksad : Oymaklar arasında hukukî yönlerden birliği te'mîn etmektir. Çünkü
İslâm'dan önce Araplar arasında vuku' bulan harpler dolayısiyle kan dâvaları ve
diyet ödeme âdetleri vardı. Allah Teâlâ bu âdetleri kaldırarak onları
birbirlerine ısmdırmıştır.
Bu rivayetler âzâd
edilen bir köle veya cariyenin kendisini âzâd edeni bırakıp da başkasına
intisab ile velâ hakkını ona devretmesinin haram olduğunu göstermektedir.
Nevevi: «Bunu yapmak, köleye ihsanda bulunan kimsenin hakkını yemek olacağı
için haramdır. Çünkü velâ' neseb gibidir; binâenaleyh bir insanın babasından
başkasına intisâb ile nesebini zayi etmesi nasıl haramsa, bunu zâyî etmek de
öylece haramdır.» diyor.
Bâzıları bu hadîsteki :
«Âzâd edenlerin izni olmaksızın» kaydına bakarak, izin verdikleri takdirde bu
işin caiz olacağına kail olmuşlarsa da cumhuru ulemâ bunu kabul etmemişlerdir.
Onlara göre izin verilse de verilmese de kölenin başkalarına intisabı caiz
değildir. Hadîsteki kayd ihtirazı değil vukûîdir. Yâni köle bu işi ekseriyetle
sahiplerinden izin istemek suretiyle yaptığı için «izni olmaksızın denilmiştir.
Binâenaleyh mefhumu muhalifi mu'teber değildir. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm 'de:
«Evlerinizdeki üvey
kızlarınızla evlenmek de haram kılınmıştır.»
Başka bir âyette de :
«Çocuklarınızı açlık
sebebiyle Öldürmeyin!» buyurulmuştur.
Bunlardan murâd: Üvey
kızlarınız evinizde değillerse onlarla evlenebilirsiniz; açlık korkusu yoksa
çocuklarınızı öldürebilirsiniz demek değildir. Üvey kızlar ekseriyetle üvey
babalarının yanında bulundukları ve Araplar çocuklarını ekseriyetle açlık
korkusundan öldürdükleri için vakıa olduğu gibi ifade buyurulmuştur. Bunların
âyet ve hadîslerde emsâli çoktur; ve hiçbirinin mefhûmu muhalifi mu'teber
değildir.